Covid-19 ile birlikte hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline gelen maskelerin gerekli koşulları taşımadığında virüsten korumadığını kaydeden özel bir medikal firmasının yönetim kurulu başkanı Necip Güney, merdiven altı üretim olarak tabir edilen ve tamamen ticari amaçla üretilen maskelerin virüs bulaş oranını daha çok arttırdığını belirtti.
Covid-19'a karşı en büyük tedbirin maske, mesafe ve hijyen olduğu her fırsatta ifade edilirken, günlük hayatta kullanılan maskelerin ne kadar koruyucu olduğu sorusu da akıllarda soru işareti bırakıyor. Uzmanlar ise koruyuculuğu yüksek olan cerrahi maskelerin kullanımını öneriyor. Maskelerin cerrahi maske sıfatı alması için belirlenen şartları taşıması gerektiğini ifade eden Başkanı Necip Güney, cerrahi maske olarak piyasada satışa sunulan maskelerin birçoğunda filtre özelliği olan meltblown kumaştan üretilmediğini ve bunun yerine ıslak mendil kumaşının kullanıldığını kaydetti. El değmeden full ultrasonik dikişli otomatik makinelerde üretimin elzem olduğu maskelerin, el dikişiyle dahi üretildiğini belirten Güney, steril ortamda üretilmeyen bu maskelerin korona virüs bulaş riskini daha da arttırdığının altını çizdi.
Doğru maske nasıl olmalı?
Koruyuculuğu olan maskelerin barındırması gereken şartları sıralayan Güney, “Yıllardır yayınlar ve fuarlar düzenliyorduk. Bu süreçte biz de hakim olduğumuz bir konu olduğu için koruyucu tekstillere yönelik maske imalatına başladık. Maske imalatına başlayınca doğru maskenin nasıl üretileceği konusunda Türkiye’ye örnek olmak istedik. Pandemi sürecinde çok alakasız insanların, kumaşın ismini dahi telaffuz edemeyenlerin bu işlere girdiğini görünce şaşkınlıkla piyasayı izledim. Doğru maske kumaşının nasıl olması gerektiği, filtre özelliği, lastiği çok önemli konular. Burada iki önemli husus var: Maskenin iç ve dış kumaşında kullanılan spunbond. Sadece spunbond ile maske yapamazsınız. Bunun yanında ara katmanda filtre özelliği olan meltblown da kullanmak zorundasınız. Bu kumaşta aynı zamanda statik elektrik yükü vardır. Bu statik elektrik size filtre özelliği sağlar. Maskenin üretim aşamasında, bu kumaşlar için özel olarak üretilen ve kumaşın statik elektrik özelliğini kaybetmemesini sağlayan eldivenler kullanılmalıdır ” dedi.
Maskelerde imitasyon filtre kullanılıyor
Piyasadaki çoğu maskelerin koruyucu özelliğinin olmadığını belirten Güney, “Piyasadaki maskelerde insanların dişini görüyorsunuz. Bu maskeler sizin ağzınızdan çıkan büyük partikülleri belki engelleyebilir ama küçük partikülleri engelleyemez ki bu hastalığın büyük bölümünün damlacık kanalıyla bulaştığını bilim adamları söylüyor. Bu bakımdan kullandığınız maskenin koruyucu özelliği çok yüksek olmalı. Piyasada meltblown’un imitasyonu olanlar da var. Yani meltblown kalitesi de burada çok önemli. Her meltblown ismiyle satılan kumaş gerçek değildir. Meltblown kumaşın kalitesinin en önemli göstergelerinden biri BFE (Bakteri Filtrasyon Mukavemeti) değerinin yüzde 98’in üzerinde olması, diğeri ise PFE (Partikül Filtrasyon Mukavemeti) değerinin yüzde 95 üzerinde olması gerekmektedir ki meltblown kumaşın koruyucu özelliği olsun. Meltblown kumaş alırken, kumaşın sertifikasını mutlaka istemelisiniz. Alınan sertifikanın ise orijinal olmasına dikkat etmelisiniz. Koruyuculuğu olan bir maskenin en az 80 gr/m2 olması gerekmektedir. Bizim maskelerimizde kullandığımız spunbond 30 gramdır. İçte kullandığımız filtre özelliği olan meltblown 25 gram, ağız iç kısmında kullandığımız da 25 gramdır. Toplamda en az 80 gram/m2 çalışıyoruz” diye konuştu.
“Maskenizi test edin”
Maskenin koruyuculuğunu test etmenin kolay bir yöntemi olduğunu kaydeden Güney, “Maskeyi yırttığınızda içerisinde yumuşak kâğıt görünümlü soft bir kumaş olması gerekir. Aynı şekilde ağız iç kısmında kullanılan kumaşın da basit bir testi yapılabilir. Maskenin üstüne su koyduktan sonra suyun akıp akmadığına bakalım. Diğer taraftan maskeyi doğru şekilde takmak da büyük önem taşıyor. Türkiye’de maske kullanımına ilk başlandığında pliseler hep yukarı doğru bakıyordu. Pliselerin yukarıya bakması sizin zaten maskenizde devamlı toz, bakteri üremesi demektir. Pliselerin aşağı bakması lazım, ikinci olarak maskenin yanları kapatması için lastiğin dışarı gelmesi gerekiyor. Bir de maske takılıyken çakmağa üflendiğinde ateş sönmemeli. Eğer sönüyorsa o maske koruyucu bir maske değildir” ifadelerinde bulundu.
Maskenin alındığı firmanın güvenirliğinin önemli olduğunu vurgulayan Güney, “Firmaların ÜTS (Ürün Takip Sistemi) kaydının olması önemli bir unsur. Üretici firmanın ÜTS kaydının olması, firmanın güvenirliğinin olduğunu kanıtlar ancak bu üretimini yapmış oldukları maskenin kaliteli olduğunu göstermez. Bu sebepten belirtmiş olduğum maske testlerini her vatandaşımızın yapması gerekli” diyerek maske testlerinin ne kadar önemli olduğunun altını çizdi.
“Üç saat arayla maske değiştirilmeli”
Bir maskenin kullanım süresinin maksimum 3 saat olduğunu söyleyen Güney, “ Nefes alıp verirken oksijen alıp karbondioksit veriyoruz. Yani soluduğumuz havayı maskenin içerisinde ister istemez geri alıyoruz. Ama bizim kumaşlarımızda nefes alabilme özelliği var. Ayrıca maskenin dış yüzeyine dokunulmaması gerekir. Maskeyi yemek yerken ya da su içerken kolumuza takmak, masaya bırakmak tamamen yanlıştır. Evlerde, marangozlarda herkes bu işi yapıyor. Biz yeni üretimlerimizde tam otomatik makinelerimizle hijyenik ortamda, hiç el değmeden bu maskeleri üretiyoruz. Tam hijyenik ortamlarda üretilen maskeyle birlikte, hiçbir vatandaşımız unutmamalıdır ki sosyal mesafe ve hijyen kurallarına da önem vererek virüslerden koruma sağlayabilirsiniz” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Haber için tıklayınız
© 2020 TURKISH MEDİKAL - Her Hakkı Saklıdır.